Mit Akademi İran İsrail Raporu | 12 Gün Savaşı ve Türkiye İçin Dersler
Ağustos 7, 2025
0
Ağustos 2025’te yayımlanan Mit Akademi İran İsrail Raporu, yalnızca bir çatışmanın özetini değil, aynı zamanda geleceğin savaşlarına dair kapsamlı bir projeksiyon sunuyor. Milli İstihbarat Akademisi’nin titizlikle hazırladığı bu
Ağustos 2025’te yayımlanan Mit Akademi İran İsrail Raporu, yalnızca bir çatışmanın özetini değil, aynı zamanda geleceğin savaşlarına dair kapsamlı bir projeksiyon sunuyor. Milli İstihbarat Akademisi’nin titizlikle hazırladığı bu stratejik analiz, Haziran ayının ortasında patlak veren 12 Gün Savaşı sırasında sahada ve dijital ortamda yaşanan gelişmeleri detaylı biçimde masaya yatırıyor.
Bu raporun temel özelliği, yalnızca askeri değil; teknolojik, psikolojik ve bilişsel harp boyutlarını da incelemesi. İsrail’in hava hakimiyeti, İran’ın asimetrik yöntemleri ve siber-elektronik harp entegrasyonunun çatışma üzerindeki etkisi, bu çalışmada titizlikle ele alınmıştır. Türkiye gibi bölgesel aktörler için ders niteliği taşıyan bulgular, savunma stratejilerinin güncellenmesi gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Raporun özetini Youtube ve Spotify üzerinde bulmak mümkün.
Not: GZT ‘de raporu özetlemişti videosu çok kısa olduğu için o videoyu tercih etmedim.
12 Gün Savaşı: Tarihsel Arka Plan
İran ve İsrail arasındaki gerilim, aslında onlarca yıl öncesine dayanıyor. Ancak 2025 Haziran’ında başlayan 12 Gün Savaşı, iki ülke arasındaki soğuk çatışmanın sıcak cepheye dönüştüğü en açık örneği oldu. Bu çatışma, klasik savaş kalıplarının çok ötesinde bir dinamiğe sahipti.
İsrail’in hava saldırıları, siber saldırılarla entegre bir biçimde yürütülürken; İran daha çok füzeler ve asimetrik taktiklere dayanan bir savunma stratejisi izledi. Ancak savaşın yoğunluğu ve süresi, tarafların savaş kapasitesine dair pek çok detayı gün yüzüne çıkardı.
İsrail’in Hava Hakimiyeti
İsrail’in üstün hava gücü, savaşın gidişatını belirleyen başlıca unsurların başında geliyor. F-35I Adir savaş uçakları, İsrail’in çok katmanlı hava gücü sisteminin temelini oluşturdu. Bu uçaklar, yalnızca radar görünmezliği değil, aynı zamanda yerli elektronik harp sistemleriyle donatılmasıyla da dikkat çekti.
F-15I ve F-16I’lerle birlikte kullanılan SPICE güdüm kitleri ve Delilah gibi yüksek isabet kabiliyetine sahip füzeler, İran’ın hava savunma ağlarını kısa sürede devre dışı bıraktı. Bu durum, hava üstünlüğünün modern savaşlardaki belirleyici rolünü bir kez daha gözler önüne serdi.
İran’ın Füze Stratejisi
Modern hava kuvvetlerinden yoksun olan İran, bu dezavantajı hipersonik ve balistik füzelerle dengelemeye çalıştı. Ancak İsrail’in “Demir Kubbe”, “David’s Sling” ve “Arrow-3” gibi çok katmanlı savunma sistemleri, bu tehdidi büyük oranda bertaraf etti. İran’ın kamikaze dronları da İsrail’in gelişmiş hava radarları tarafından etkisiz hale getirildi.
12 Gün Savaşı, 21. yüzyılın harp ortamını şekillendiren unsurların başında gelen siber, elektronik ve bilişsel harbin artık bağımsız değil, iç içe geçmiş ve birleşik harekat planlamasının vazgeçilmez bileşenleri olduğunu ortaya koymuştur. İsrail’in uyguladığı model, sadece taktik başarı değil, stratejik algı yönetimi açısından da belirleyici olmuş; fiziksel, dijital ve bilişsel cephelerin senkronize yönetimiyle savaşın her boyutuna etki etmeyi başarmıştır. Bu savaş, teknolojik üstünlüğün ve bu üstünlüğün çeşitli alanlarda bütünleşik kullanımının modern savaşlarda belirleyici bir faktör olduğunu net bir şekilde göstermiştir. Mit Akademi İran İsrail Raporu nun tamamına erişim: Buradan MİA sitesinden doğrudan yapılabilir.